KUR'AN-I KERİM VE TÜRKÇE MEALİ

Sadece bir ayeti dinlemek için ayet sayısı yazan simgesine de dokunabilirsiniz!
Toplam : Ayet, Okunan :
وَالسَّمَاء وَالطَّارِقِ
Ves semâi vet târık(târıkı)
Semaya ve Tarık’a andolsun
-Ve gökyüzü-Ve yol
وَمَا أَدْرَاكَ مَا الطَّارِقُ
Ve mâ edrâke mât târık(târıku)
Ve Tarık’ın ne olduğunu sana bildiren nedir
-gesticülat-Seni biliyorum-Ne-
النَّجْمُ الثَّاقِبُ
En necmus sâkıb(sâkıbu)
(O) parlak ışığı ile karanlığı delen bir yıldızdır
-Yıldız-Gövde
إِن كُلُّ نَفْسٍ لَّمَّا عَلَيْهَا حَافِظٌ
İn kullu nefsin lemmâ aleyhâ hâfız(hâfızun)
Bütün nefslerin üzerinde mutlaka muhafız (gözleyici ve koruyucu) vardır
-O-Tümü-Aynı-Ne zaman-onun üzerinde-
فَلْيَنظُرِ الْإِنسَانُ مِمَّ خُلِقَ
Felyanzuril insânu mimme hulıka
Artık insan neden yaratıldığına baksın
-Bırak ona bak-İnsan-milimetre-Yaratmak
خُلِقَ مِن مَّاء دَافِقٍ
Hulika min mâin dâfikın
Kuvvetle atılan bir sıvıdan yaratıldı
-Yaratmak-itibaren-su-
يَخْرُجُ مِن بَيْنِ الصُّلْبِ وَالتَّرَائِبِ
Yahrucu min beynis sulbi vet terâib(terâibi)
(O sıvı), omurga ile göğüs kafesi arasından (orada bulunan iki sinir merkezinin organize çalışması sonucu) çıkar
-Dışarı-itibaren-arasında--
إِنَّهُ عَلَى رَجْعِهِ لَقَادِرٌ
İnnehu alâ rac’ıhî le kâdir(kâdirun)
Muhakkak ki O (Allah), onu (insanı) hayata geri döndürmeye (tekrar diriltmeye) elbette kaadirdir
-o-üzerine-Ona atıf-
يَوْمَ تُبْلَى السَّرَائِرُ
Yevme tubles serâir(serâiru)
Gizli şeylerin açıklanacağı gün
-gün-Tablo-
فَمَا لَهُ مِن قُوَّةٍ وَلَا نَاصِرٍ
Fe mâ lehu min kuvvetin ve lâ nâsır(nâsırın)
Artık onun bir gücü, kuvveti olmaz ve bir yardımcı da yoktur
-Bu yüzden-onun için-itibaren-güç-HAYIR-
وَالسَّمَاء ذَاتِ الرَّجْعِ
Ves semâi zâtir rac’ı
Ve dönüş sahibi semaya andolsun
-Ve gökyüzü-Dhia-
وَالْأَرْضِ ذَاتِ الصَّدْعِ
Vel ardı zâtis sad’ı
Ve yarıklara sahip arza andolsun
-Ve dünya-Dhia-
إِنَّهُ لَقَوْلٌ فَصْلٌ
İnnehu le kavlun faslun
Muhakkak ki o, gerçekten (hakkı bâtıldan) ayıran bir sözdür
-o-Dedi-Mevsim
وَمَا هُوَ بِالْهَزْلِ
Ve mâ huve bil hezli
Ve o, sıradan bir söz değildir
-gesticülat-O-
إِنَّهُمْ يَكِيدُونَ كَيْدًا
İnnehum yekîdûne keydâ(keyden)
Muhakkak ki onlar, hile yaparak tuzak kuruyorlar
-onlar ki-Eminler-Gibi
وَأَكِيدُ كَيْدًا
Ve ekîdu keydâ(keyden)
Ve Ben de hile yaparak tuzak kurarım
-Ve eminim-Gibi
فَمَهِّلِ الْكَافِرِينَ أَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًا
Fe mehhilil kâfirîne emhilhum ruveydâ(ruveyden)
Artık kâfirlere mühlet ver, onlara biraz süre tanı
-Bu yüzden çalıştı-İkizler-Onlar onların insanı-